Podscast kaydını dinlemek için TIKLAYIN
İhraçlar üzerine istifa eden İÜ Rektörü Sıddık Sami Onar ve MBK Başkanı Cemal Gürsel |
Fikir ayrılıkları
27 Mayıs'ın ardından üniversite ve ordu arasındaki ilişkiler oldukça iyiydi. Darbeyi gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi (MBK), hem hareketin meşrulaştırılması hem de yeni anayasanın hazırlanması konusunda akademiden faydalanmak istiyordu. Demokrat Parti lideri Adnan Menderes'in üniversite ve akademisyenlere yönelik baskıcı tavrı da bu yakınlaşmada rol oynamıştı. Ancak MBK ideolojik olarak tek parçalı bir yapı değildi. MBK içindeki çelişkiler, grup içinde daha sonra gerçekleştirilecek tasfiyelerle günyüzüne çıkacaktı. Bazı MBK üyeleri ile akademisyenler arasında hem Anayasa hem de demokrasiye dönüşle ilgili fikir ayrılıkları vardı.
"Bu böyle olmamalıydı"
Aslında üniversitelerde bir tasfiye hareketi beklenmekteydi. Bu konuda üniversite içinden de bazı talepler vardı. Ancak bu tasfiyenin mahiyeti, MBK'nın gerçekleştireceği biçimde tahayyül edilmiyordu. Tasfiyelerin gerçekleşmesinden sonra, 29 Ekim 1960'da Milliyet'in "Durum" köşesinde yer alan yazıda da buna dikkat çekiliyor, başlıkta "Bu, böyle olmamalıydı" deniliyordu. Yazıya göre beklenen tasfiye "bazı öğretim üyelerinin mesleki yetersizlikleri", "bazı öğretim üyelerinin kazanç amaçlı faaliyetleri birinci plana alıp ilmi çalışmaları ihmal etmeleri", "eski profesörlerin gençlerin önüne set çekmeleri" gibi sebeplere dayanmalıydı.
"MBK fırsat bildi"
Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan da Toplumsal Tarih'in 286. sayısında yer alan makalesinde MBK'nın radikal kanadının, bu yazıda da yer alan beklentileri kullandığını anlatıyor: "MBK’nın radikal kanadı, hem rejim hem anayasa hem de toplumsal faaliyet konusunda ortaya çıkan ve demokrasiye dönüş konusunda ağırlığı olup çoğu kürsü başkanı konumundaki öğretim üyelerini emekli ederek, boşalan yerlere aşağıdan gelen kadroları ve elbette kendilerine şükran duyacak gençleri atamak için bunu fırsat bildi."
Önemli isimler
Mina Urgan |
Tasfiye hem üniversite hocalarından hem de öğrencilerden büyük tepki gördü. İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Fikret Narter gibi isimler de istifa etti.
Gerekçe yok
İhraçlar için somut gerekçeler açıklanmıyor, "çeşitli kıstasların" olduğu, "herkes için ayrı sebebin bulunduğu" belirtiliyordu. Alkan'ın belirttiği gibi "Atılanların 'hain', 'devlet düşmanı', 'zararlı ideolojilerin esiri', 'komünist' olduğu gibi ithamlarda bulunuyorlar, bu konuda dosya veya delil istendiğinde de yine hiçbir belge sunamıyorlardı."
Hayır oyu verdiler
147'lerin dönüşü için yapılan çalışmalar, MBK siyaset sahnesinden çekilene kadar sonuç vermedi. 1961 seçimlerinin ardından konu yeniden gündeme geldi. 12 Nisan 1962'de CHP'nin hazırladığı kanunla 147'lere dönüş yolu açıldı. Ancak tasarı senatoda oylanırken, tabii senatör olan eski MBK üyeleri, ısrarlarını sürdürmüşler ve "hayır" oyu vermişlerdi.
Oylamanın yapıldığı sırada 147'lerden Bülent Nuri Esen, Kazım İsmail Gürkan, Ekrem Şerif Egeli ve Müfide Küley dinleyici locasında görüşmeleri takip ediyordu. Senato Başkanı Suat Hayri Ürgüplü, oylamanın ardından locaya giderek bu isimleri tebrik etti.
Öktem hayatını kaybetti
Tasarı kanunlaşmıştı ama dönüş kararları üniversite senatolarına bırakılmıştı. 24 Nisan'da senatolar toplandı. İstanbul Üniversitesi'nden ihraç edilen 85 öğretim üyesinden üçü oy çokluğu, diğerleri oy birliği ile görevlerine geri döndü. İhraç edilenlerden Ziya Öktem hayatını kaybetmişti. Öktem için de oylama yapılıp dönüşü kabul edildi. Oylama öncesinde üniversiteye hizmetleri anlatılarak anılan Öktem'in mezarının ziyaret edilmesi de kararlaştırıldı. Aynı şekilde Ankara Üniversitesi'nden ihraç edilenler için de dönüş kararı verildi. İstanbul Teknik Üniversitesi ise daha önce, 19 Nisan'da 147'lerin dönüşünü kabul etmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder