[Yazı, şu listeler hakkındadır:
Türk filmleri listem
En iyi Türk filmleri ]
Film izlemeye nasıl ve nereden başlanır? Bu konuda kafa yormayan meraklı biri, sinemalar, dağıtımcılar ve medya önüne ne koyarsa onu izlemekten öteye gidemez. Ama izlediğiniz bu birbirine benzer filmler artık yeterli gelmemeye, tatmin edici olmamaya başladığında kaçınılmaz bir arayış da başlar.
Lisedeyken tek sinemasına belli başlı gişe filmleri dışında film gelmeyen ilçemizde film arayışım, o dönemin gözde film izleme yöntemi olan "kiralama"ya yöneltmişti beni. Film kiralama işi aslında basit bir hileydi. "Korsan CD" satmak suç olduğundan bu iş yerleri, orijinallerini aldıkları film ve oyunları raflara dizer (çoğu zaman da CD ya da DVD'lerin yalnızca boş kapları dizilir), müşteri film ya da oyun istediğinde ya daha önceden çoğaltılmış kopya verilir ya da CD o anda çoğaltılırdı. Pek de uzak olmayan bu geçmişten sonra bugün izlemek istediğimiz pek çok filme bir tıkla ulaşıyor olmak beni hâlâ şaşırtıyor.
Film kiralama döneminde film kültürümün pek geliştiği söylenemez. Semih Kaplanoğlu'nun Yumurta ve Süt filmleri o dönem keşfettiğim filmlerdendi. (Listede bulunmayan bu filmleri o gün izlediğimde de, sonra daha bilinçli bir biçimde yeniden izlediğimde de beğenmedim) Yaptığım şey tam olarak keşifti çünkü devasa sinema çöplüğü içinden hangi filmleri izlemem "gerektiğini" bilmiyor, el yordamıyla yolumu bulmaya çalışıyordum. Bana yol gösterecek bir akıl hocası da, bir liste de yoktu. Böyle bir liste olsa bile filmlere ulaşıp ulaşamayacağım meçhuldü.
Üniversiteye geldiğimde bu el yordamıyla arama çalışmalarım devam etti. Tutunduğum ilk dal Zeki Demirkubuz oldu. Masumiyet'le başlayan zincir, Kader'le devam etti. Yeni karşılaştığım bu sinema dilini sevmiştim. Ancak durmaksızın servis edilen ana akım sinemanın dili izleyiciye olması gereken dilmiş gibi geldiğinden başka bir anlatım biçimini kabul etmek bazen zaman alabilir. Benim için kolay olmuştu. Sonra İtiraf ve Yazgı ile sürdürdüğüm bu izleme sürecinde bu iki filmden beklediğimi bulamadığımı hatırlıyorum. Ancak nihayetinde bir yol bulmuştum. Bu filmleri takip edip yenilerini bulabilirdim. Öyle de oldu. Nuri Bilge Ceylan'ı, Seyfi Teoman'ı, Özcan Alper'i buldum. Bir Zamanlar Anadolu'da birkaç yıl sonra büyük ses getirdiğinde zaten artık bu filmlere ulaşmam da kolaylaşmıştı. Bu tarihten sonra çıkan filmleri yeni yönetmenler de keşfederek takip etmeye başladım. Hatta bunların bir kısmı yönetmenlerin ilk filmleriydi. Mesela Emin Alper ve Tepenin Ardı.
2014 yılında bir yandan lisans eğitimime devam edip bir yandan çalışıyordum. Okula gittiğim günlerde sabah girdiğim bir dersin ardından bir sonraki derse kadar birkaç saat boş kalıyordum. Sürekli kitap okumaktan da sıkılmıştım. Bu kez daha sistematik olarak Türk filmleri izlemeye karar verdim. Önce internette "mutlaka izlenmeli" denilen ve seveceğimi düşündüğüm filmleri listeledim. Bunlar kısa sürede bitti. Yine bu dönemde teknik bir aksaklık sebebi ile eve bir türlü internet bağlatamıyordum. Akşamları da vaktimi film izleyerek geçirmek iyi bir seçenekti. Altın Koza ve Altın Portakal kazanan filmleri yıl yıl listeledim. Ulaşabildiklerimi indirdim ya da kopyalarını edindim. Filmleri bu şekilde izlemeye devam ettim. Ödül kazanamayan aday filmleri de izledim. Böylece geriye doğru epey bir yol kat ettim. Artık pek çok yönetmeni ve senaristi tanımıştım.
Peki bu filmler niye Türk filmleri özelinde yoğunlaştı? Bunun tam cevabını bilmiyorum ama eğitimimin Türk edebiyatı üzerine olması ile bir ilgisi bulunduğu kesin. Sonuçta izlenen ya da okunan her şey bir metindi ve ben de yerli metinler konusunda epey yol kat etmiştim. Ayrıca hem edebiyatta hem sinemada yerli meselelere kendimi daha yakın hissediyor, onları anlamlandırmak konusunda kendimi daha yetkin ve istekli buluyorum. Yabancı film ya da romanlarla aramda bir bariyer olduğunu hissediyorum. Elbette bunları izlemiyor ya da okumuyor değilim. Ama bir meselenin üzerinde yoğunlaşabilmek için onu her haliyle sevmeniz de gerekiyor.
Lisans eğitimim sırasında edindiğim en iyi özellik "okumayı" öğrenmekti. Eleştirel okuma ve metin yorumlama konusunda aldığım dersler, filmleri anlamlandırmak ve onları bir yere yerleştirmek konusunda şüphesiz çok faydalı oldu. Fakat bunun dışında hem lisans hem de yüksek lisans derslerimde sinemaya dair pek çok ders de aldım. Üniversitenin başında yeni keşfettiğim sinema dilini hızla anlamlandırıp benimseme konusunda bunların yardımı yadsınamaz.
Vakit bolluğundan film izlemeye başladığım 2014 yılı sonrasında pek çok film izlemiş ve izlenecek pek çok film keşfetmiş oldum. Bu işi daha ciddi bir biçimde sürdürmeye karar verdim. İzlediğim her filmden sonra kısa notlar almaya başladım. İzlediklerim çoğaldıkça filmleri zihnimde bir yere yerleştirmek, onları diğerlerine göre değerlendirmek kolaylaşıyor, karşılaştırma imkânım artıyordu. 2017 yılına geldiğimizde beğendiğim filmlerin yanı sıra sinema tarihinde kendisine yer bulmuş filmleri de aldığım listeyi bloğumda yayımladım. Bu listeyi sürekli güncellemeye devam ederken 2019 yılında bir de sıralı liste yaptım. 2019 yılının son aylarında listedeki film sayısı 100'ü geçti. Sıralı liste de 100'e yaklaştı.
Bu liste ne işe yarar? Tamamen benim kişisel görüşlerime göre hazırlanmış olan bu liste şayet hiçbir işe yaramayacaksa bile günün birinde benim geçtiğim bu yoldan ilerlemek isteyen biri bir liste aradığında bunu bulabilir. Ben merakla film izlemeye başladığımda bu büyüklükte derli toplu bir liste yoktu. Bugün de bu kadar filmi içeren açıklamalı başka bir liste bulamadım.
İyi seyirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder