24 Şubat 2014 Pazartesi

Delilerden ben anlamam

Dün akşam iki deliyle bir sarhoş kendi arasında konuşurken delilerden erkek olanı "Gazete bazen beyaz yazar, bazen renkli" dedi sohbetin ortasında. Sonra bir kez daha tekrar etti. Diğer ikisi ne dediğini anlamış gibi yaptı. Zaten birbirlerini dinlemedikleri için, sanki ona cevap veriyormuş gibi kaldıkları yerden devam ettiler lafa. Çok derin bir şey söylemiş havasındaydı.

Delilerden biri Kedici Aynur Abla'ydı. Adapazarı'dan gelmiş 86'da. Ramazan Abi onu kalbinden yumruklamış. Yarım çay bardağı viski yeter, diyor. Sesi kısılınca yarım çay bardağı viski içiyormuş. 

Sarhoş Suat bir şarkının Adile Naşit bestesi olduğunu iddia etti. Kedici Aynur, Suat'ın falına baktı sonra. Suat'la beraber gelen deli çok kibardı. Salman, Sarhoş Suat'ın arkadaşıymış. Kim olduğu anlaşılamadı. Fakat Suat, Bilal'i tanımıyor. Kedici Aynur 15 yıldır Balat'ta. Herkesi tanıyor, muhtar olmak istiyor. Bilal çok iyi adammış, ayda elli lira para veriyormuş. Muhtar olursa Balat'ta her yere kamera koyduracak. Sigara izmaritlerini yere atanları hemen yakalayacak. 

Bir de Mehmet çıktı ortaya. Suat, Aynur'un onu tanımıyor olmasına şaştı. Aynur buna bozulunca "Sen daha yokken ben Balat'taydım" dedi. Suat da "Ona bakarsan sen de yokken ben Balat'taydım" diye cevap verdi. Sonra yaşları sorma faslına geçildi. Sarhoş Suat yaş konusunda altta kalınca bu defa da "Ama benim dedem de yaşasaydı 200 yaşında olurdu" diye bir argüman attı ortaya. Mantığını çözemedik. Kedici Aynur da çözemedi galiba.

Sonra Aynur, Mehmet'i tanır gibi yaptı. "Cimri" dedi. Suat da "O Bilal'ler var ya, bonkörlüğü Mehmet Abi'den öğrenmişlerdir" diye çıkıştı. Bana kalırsa kimse kimseyi tanımıyordu. İsimler havada uçuşuyor, bazıları övülüyor, bazıları yeriliyor ama hiç detaylı konuşulmuyordu. Konuşulunca da bambaşka insanlardan bahsettikleri anlaşılıyordu. O yüzden bu Mehmet'lere, Bilal'lere çok takılmamak lazım.

Sarhoş Suat bize fındık aldı bir ara. Suat'ın yanındaki kibar deli yine dakikalar sonra "Gönülleri Allah kurtarsın" dedi. Bir an sessizlik oldu. Çünkü yine çok derin bir şey söylemiş gibi yaptı. Suat içeride sigara içmekte ısrar etti. Kedici Aynur da onu teşvik ederek, kapı açık diye içebileceğini iddia etti. Fakat mekan sahibi kızınca "Ben içme dedim, gelmiş burada konuşuyor. Burası konuşulacak yer değil, dedim" diye üste çıktı.

Deli olmadığımız çok belli oluyor diye olay yerini terk ettik. Suat'ın dedesi yaşasaydı 200 yaşında olurdu, bu da sanırım bir şeyleri kanıtlıyordu. Bilal bonkördü. Birileri bonkörlüğü Mehmet'ten öğrendi. Ama Kedici Aynur'a göre Mehmet cimri. Kedici Aynur Balat'tayken Suat daha dünyada yoktu. Fakat Aynur yokken de Suat Balat'taydı. Bir tür reenkarnasyon galiba. 

Bir ara da mekan sahibi Süleymaniye'de darbuka yapan birinden bahsetti Suat'la yanındaki deliye. İkisi de tanıyorlarmış gibi ayrıntılı sorular sordular. Kızı varmış bir tane. "Hee kızı var bir tane" dediler. "Süleymaniye'de dükkanı" dediler. Halbuki bunların hepsini mekanın sahibi söylemişti. Sonra o konu da kapandı.

"Gazete bazen beyaz yazar, bazen renkli" lafını çözebilseydim diğerlerini de anlayacaktım belki. Ta en başta kaldım ben.

Bonus:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder