büyütmek için üzerine tıklayın. |
"Hatay'da bir postacıyım. Buraya 10 gündür 'çok gizli' damgalı mektuplar geliyor Amerika'dan. Valilik de Ankara'ya bir mektup gönderdi. Açıp okudum. Ölü sayısını 'ÖlüSayısı x 1/3 + 4 x 1/2 formülüne göre açıklayalım.' yazıyor mektupta. Bazı ölüleri saklıyorlarmış. Zamana yayarak açıklayacaklar, böylece dikkat çekmeyeceklermiş. Aynı anda 67 kişi ölünce hükûmet düşüyor çünkü. Bilgilerim bunlardan ibaret şimdilik."
Dün gece sosyal medyada gördüğü her şeye inanan insanların varlığına dikkat çekmek, bir sözün altına Mevlana, Cemal Süreya, Can Yücel yazınca söz ona ait olmayacağı gibi bir haberin altına BBC, Le Monde yazınca da haberlerin bu basın kuruluşlarına ait olmayacağını anlatabilmek için yukarıdaki cümleleri tweet'ledim. Bir de "Reyhanlı Devlet hastanesinde görev yapan biri" var tabi, onu da unutmayalım. "Anayasadaki gizli bir maddeye göre şu kadar kişi ölürse hükûmet düşüyor." yalanı da da bir karakol saldırısından sonra türemişti bildiğiniz gibi. Bu tweet'lerimden sonra ortalık hafiften karıştı, açıkçası çok memnun oldum. Savımda ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. İnternette bir yalan uyduran kişi üç retweet, iki paylaşımdan sonra kendisi de inanmaya başlıyor söylediklerine. Ama internet yalanlarının en can alıcı noktası "kaynak" göstermek. Çünkü kimse asıl kaynağa bakmak gibi bir zahmete katlanmıyor.
Murat Gülsoy, bu yıl Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir konuşmada, Borges'in "Babil Kitaplığı"ndan bahsederken "Yolları Çatallanan Bahçe" ile ilgili bir şey anlatmıştı. Borges, bu öykünün bir yerinde Binbir Gece Masalları'ndan bahseder.
"Bu mektubu bulmadan önce kendi kendime bir kitabın nasıl sonsuz olabileceğini sormuştum. Dönümlü, dairevi bir ciltten başka bir şey gelmedi aklıma. Son sayfası ilk sayfayla eş olan, dilediğince sürüp gitme olasılığını içeren bir kitap. Binbir gece masallarının tam ortasına rast gelen o geceyi de hatırladım; hani Şehrazat (el yazmasını kaleme alanın büyülü bir gaflet anı sonucunda) Binbir Gece Masalları’nı başlatan masalı, yani ‘Şehrazat’ın sultana masal anlatması masalını’ kelimesi kelimesine anlatmaya başlar da böylece sonsuza kadar tekrar tekrar başa dönmeyi göze almış olur ya…"
Bunu okuyanlar, sonrasında gerçekten böyle bir masal olup olmadığına bakmak gereği duymamışlar, makalelerinde Binbir Gece Masalları'ndaki bu "masala" işaret etmekten de geri durmamışlardı. Gülsoy, bunu okuduktan sonra Binbir Gece Masalları'nda daha önce gözden kaçırdığını düşündüğü bu masalı aramak için kitabı heyecanla eline alınca böyle bir masal olmadığını görür tabi. Bu, Borges'in oyunlarından bir oyundur sadece.
Ne demiş atalarımız, siz sazan olursanız olta atan çok olur. Yoksa bunu da mı kimse dememişti? Bunu Borges demişti, karıştırdım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder